Hastalıkların temelinde yatan inflamasyon sırasında gelişen bu değişimlerin başında oksidatif stres gelir. Oksidatif stres, hem metabolik aktivite sonucu oksidasyon ürünlerinin aşırı salınımı hem de antioksidan sistemdeki eksiklik nedeniyle ortaya çıkar. Son zamanlarda bilimsel ilgi odağı haline gelen oksidatif stres, birçok hastalığın patogenezinde rol oynar. Artan oksidatif stres inflamasyonu tetiklerken, oksidatif stresin azalması hastalığın iyileşme sürecine katkıda bulunur. Bu nedenle oksidatif stres, hem hastalıkların anlaşılmasında hem de çeşitli tedavi süreçlerinin izlenmesinde faydalıdır. İnflamasyon sırasında oksidatif stresi izlemek için çeşitli biyobelirteçler kullanılır. Güncel araştırmalarda kullanımı giderek artan ısı şoku proteinleri, hücre içi oksidasyon kaynaklı sıcaklığın artması nedeniyle hücre hasarı sırasında salınan protein gruplarıdır. Isı şoku proteinleri, hücre gelişimi, döngüsü, metabolizması, sinyal iletimi, çoğalması, apoptozu, farklılaşması ve özellikle proteinlerin düzgün katlanmasından sorumludur. Bu proteinler, enfeksiyon, dehidratasyon, toksisite, açlık ve fiziksel ve kimyasal faktörler gibi iltihaplanmaya neden olan çeşitli stres koşullarında artış gösterdikleri için stres proteinleri olarak da adlandırılır. Isı şoku proteinleri, işlevlerine ve moleküler yapılarına göre farklı gruplara ayrılır. Bu araştırmada, ısı şoku proteinlerinin yapısı, türleri, işlevleri ve bilimsel çalışmalara olası katkıları tartışılmıştır.
Hücre zedelenmesi, ısı şoku proteinleri, oksidatif stres, reaktif oksijen türleri